Anatomi bilgisi
cerrahi uygulamalarin temelidir ve anatominin onemi yuzyillardan beri
bilinmektedir. Isvicre Bazel’de anatomi muzesinde asili bulunan plakette yazan
sozler, anatominin onemini yuzyillar oncesinden bize hatirlatmaktadir. Burada “toprak
biriktirirler” sozu hastanin olmesini ve mezari kastetmektedir.
Bu durumun temel
nedeni anatominin yeterince bilinmemesi veya operasyondan once
anlasilamamasinin komplikasyonlara neden olmasidir. Son donemde yayimlanan bir
makalemizde de, yaklasik 9 yillik bir Urolojik Laparoskopi deneyiminde yer alan
1.023 vakayi komplikasyonlar acisindan gozden gecirdik. Buna gore ogrenme
donemi de; dahil edildiginde major komplikasyon orani 18/1.023= %1.75 olarak
saptanmistir. Bu rakam literaturdeki laparoskopik cerrahinin ogrenme donemi ile
ilgili verilerle benzerlik gostermektedir.
Bu ogrenme sureci
slaytta belirtildigi gibi 3 donemde degerlendirildiginde, laparoskopi sayisinin
yillar icerisinde dramatik olarak artmasina karsin; komplikasyon oraninin
kaydedeger miktarda artmadigini gormekteyiz. Bu durumu, laparoskopik cerrahinin
hizli bir sekilde ogrenilmesine ve anatominin puf noktalarinin anlasilmasina
baglamak yanlis olmaz. Ustelik ayni sure zarfinda, Avrupa Skorlama Sistemi’ne
gore zorluk derecesi yuksek operasyonlarda da; toplam operasyon sayisina
paralel sekilde yukselme meydana gelmistir.
Bu yansida major
komplikasyon oranlarina bakildiginda sayilari oldukca dusuk olmasina karsin;
dalak, pankreas ve kolon yaralanmalari meydana gelmistir. Bu tarz
komplikasyonlarin onlenmesinde, operasyonu gerektiren hastaligin kendine ozel
kosullari bir kenara birakilirsa; temel parametre anatomi bilgisi ile
butunlesen tecrubedir.
Urolojik laparoskopide
en sik yapilan ve en temel operasyon tipi nefrektomidir. Nefrektomi
retroperitoneoskopik veya transperitoneal yolla yapilabilmektedir. Bu slaytta
retroperitoneoskopik nefrektominin basamaklari verilmistir.
Bu slaytta
retroperitoneoskopik nefrektomi’de kullanilan full flank lombotomi pozusyonu
gorulmektedir. Bu pozusyon klasik acik cerrahide kullanilan hasta pozusyonunun
birebir aynisidir. Anatomi bilgisi daha bu asamada baslamaktadir. Cunku port
yerlesimi icin temel noktalar 12. Kot, spina iliaca anterior superior (SIAS) ve
Petit ucgenidir. 12. Kotun dogru tespit edilmesi cok onemlidir, cunku 12. kotun
ucuca yakin bir noktaya, operasyonun yapilacagi tarafa bagli olarak 5 ve 10 mm
capinda calisma trokarlari konulmaktadir.
Bu slaytta
retroperitoneoskopik nefrektomi icin genel olarak kullanilan port semasi
verilmistir. Buna gore; 12. kot
ile SIAS arasi erector spina kasinin anterior’una 5 mm’lik port yerlestirilir.
Kabaca Petit ucgeni olarak bilinen bu ucgenin anteriorunda external oblique
kasi, posteriorunda latissimus dorsi kasi, inferiorunda ise iliac crest
bulunmaktadir. Bu ucgenin tabanini external oblique kasi olusturmaktadir. Bu
bolgenin insizyonundan sonra bir hemostat yardimi ile latissimus kasi ve
lombodorsal fasya delinir. Hemostatin actigi araliktan retroperitoneal alana
parmak sokularak, retroperitoneal alanda balon dilatatorun yerlestirilecegi
alan olusturulur.
Bu slaytta, 12. kot,
iliac crest ve erector spina kasinin lateral kenari cizilmistir. Erektor spina
kasinin lateralindeki yumusak alan sinirlari yukarida tarif edildigi gibi
retroperitoneal alana givenli girisi saglayan Petit ucgenidir. Ayrica port
yerleri de isaretlenmistir.
Bu slaytta
retroperitoneal alana giriste zarar verilebilecek batin arka duvarinda yer alan
sinirler gorulmektedir. Bunlar asagidan yukariya sirasiyla, ilioinguinal sinir,
iliohypogastric sinir ve subcostal sinirdir. Bunlar arasindan retroperitona
giris esnasinda yaralanma potansiyeli en fazla olan sinir ilioinguinal
sinirdir. Bu sinir uyluk, labia ve mons pubis’in duyusunu alir. Zedelenmesi agri
ve motor fonksiyonundan dolayi uzun direct herni nedenidir. Bunun yaninda, Iliohypogastik
sinirin basta internal oblique ve transvers oblique kaslari icin motor
fonksyonu vardir. Subkostal sinir ise; karin kaslarini innerve eder ve gluteal
bolgenin ve uyluk lateralinin hissiyatindan sorumludur.
Bu slaytta bobregin
yerlestigi retroperitoneal alanin enine kesiti gorulmektedir. Aslinda
retroperitoneal alan gercekte var olmayan potansiyel bir bosluktur ve biz bu
boslugu retroperitoneal alanda sisirdigimiz bir balon ile olusturmaktayiz. Buna gore, retroperitoneal alanda balonun
sisirildigi bolge, pararnal yagli alandir.
Bu slaytta
portlarin yerlestirilmis hali gorulmektedir. Kamera portunun bulundugu insizyon
genel olarak bu alana yerlestirilen port capindan daha genis oldugu icin, bu
alandan gaz kacisi olabilmektedir. Bu alanin uygun sekilde gaz kacirmayacak
sekilde kapatilmasi, retroperitoneal alanda gorusun saglanmasi icin cok onemli
olan karbondioksit gazinin kacmamasi icin son derece onemlidir.
Bu slaytta sag ve
sol bobregin anterior ve posteriorundaki komsuluklari verilmistir. Bu yapilarin
lokalizasyonlarinin cerrahi egitimi sirasinda ogrenilmesi, bu olusumlarla
ilgili komplikasyonlarin onlenmesi icin cok onemlidir.
Tum bu olusumlar
arasinda morbiditesi en fazla olabilecek olan duedonumdur. Kocher manevrasi ile
Duedonum dusurulurken yaralanma meydana gelebilir. Duedonumun bu kismina safra
asitleri gelir ve pankreas basini cevreler.
Bu videoda
retropertoneal alanda balon portun sisirilmesi gorulmektedir. Balon portun
icerisinden gecirilen kamera balonun sisirilmesi esnasinda, retroperitoneal
alanin gozlemlenmesine olanak saglamaktadir. Bu islem esnasinda ilk gorulen kas
quadratus lumborum kasidir. Psoas kasi daha medilalde yer almakta ve ancak
mediale dogru yapilan diseksiyon sirasinda Gerota fasyasi acildiginda ortaya
cikmaktadir.
Zayif hastalarda
balonun sisirilmesi esnasinda ureter de gorulebilmektedir.
Bu videoda Gerota
fasyasinin acilmasi gorulmektedir. Bu noktada onemli olan, Gerota fasyasinin
diaframa kadar acilmasidir. Retroperitoneal nefrektomide temel amac once ust
polun mumkun oldugunce serbestlenmesi olmalidir. Aksi takdirde; ozellikle alt
polun operasyonun ilk asamasinda gereginden fazla diseksiyonu bobregin daha
kaudale yer degistirmesine neden olabilir. Bu durum retroperitoneal
nefrektomiyi zorlastiracaktir. Gerota fasyasi’nin posterior yapragi
Zukerkandl’dir. 1883 yilinda ytarif edilmistir. 1895 yilinda Gerota anterior
yapragi tarif etmistir. Tum bobrek etrafinda bu iki fasyanin birlestigi tek yer
adrenal gland etrafidir. Gerota fasyasinin her iki yapragi bobregi, alt pol
haricinde cevreler ve oldukca saglam olan bu fasya sayesinde kunt travmalar
sonrasinda meydana gelen Grade 4 bobrek yaralanmalarina bile konservatif
yontemler ile yaklasilabilmektedir. Zaman zaman laparoskopistler, pedikulun
daha proksimal bir noktasina ulasmak icin Gerota fasyasinin en posterior
noktasindan calismaktadirlar. Bu durumda potansiyel bir komplikasyon, lomber
venlerin yaralanma olasiligidir.
Bu videoda renal pedikulun bulunmasi gosterilmektedir. Bu asamada not
edilmesi gereken, Gerota fasyasi acildiktan sonra, renal pedikule ait arteryel
pulsasyonun gorulebilecegidir. Eger bu pulsasyon tespit edilirse, bu bolgenin
diseksiyonuna baslanabilir. Diger anatomik ipucu bu bolgedeki asiri damarlanmadir.
Renal arter
anatomisi kisiden kisiye oldukca farklilik gostermekte olup, renal arterin
anatomik varyasyonlari %25-40 arasinda gorulmektedir. Bu sekilde de; sag ve sol
bobregi kanlandiran 2’ser adet renal arter ve bunlarin erken dallari
gorulmektedir.
Ulkemizde yapilan
bir calismada, sag ve sol renal arterde aksesuar renal arter bulunma olasiligi
sirasi ile %11.5 ve %12.9 iken; hastalarin %6.5’inde bilateral aksesuar arter
bulunmaktadir. Bunun yaninda multipl renal ven hastalarin %21.6’sinda gorulmekte
olup, bunlarin tamami sag tarafra saptanmaktadir. Retroaortik renal ven de;
operasyonu zorlastirabilecek onemli bir damar anomalisi olup, hastalarin
%4.2’sinde gorulmektedir.
Renal arterin ilk
ayrilan dali posterior segmental arterdir. Posterior segmental arter UPJ’de
obstruksiyona yol acabilen caprazlayan damar anomalilerine neden olabilmektedir.
Diger taraftan anterior segmental arter 4 ana dala ayrilmaktadir. Bunlarin
tamami end arter olup, suladiklari alanin bilinmesi parsiyel nefrektomideki
iskemi surelerinin kisaltilmasi icin faydali olabilir. Bobregin ust on
tarafinda, gorulen arter ust anterior segmental arter olup, adrenal cerrahisi
sirasinda zedelenebilir. Bunun yaninda donor nefrektomi sirasinda ust polu
serbestlestirirken ve ozellikle de; adrenal bezden ayirirken zarar gormemesine
dikkat edilmelidir.
Bu slaytta ozellikle bobrek tumorleri
operasyon oncesi goruntuleme yontemleri ile degerlendirilirken dikkat edilmesi
gereken noktalar kabaca ozetlenmistir. Soldaki sekilde retroaortik renal ven
gosterilmistir. Retroaortik renal venin yarattigi temel problem bobrek alt
polunun mobilizasyonunu zorlatirmasidir. Bobrek alt polunun serbestlestirilmesi
ve eleve edilmesi ozellikle transperitoneal nefrektominin onemli bir
basamagidir. Bobregin alt polunun eleve edilmesindeki zorluk sonucta renal
pedikule ve ozellikle renal artere ulasmayi guclestirmektedir. Bu durumun
onceden bilinmesi renal artere guvenli ulasmak icin baska stratejilerin
gelistirilmesi icin gereklidir. Sagdaki sekilde ise; ksantogranulamatoz
piyelonefrit gelismis olan tasli bir non-fonksyone bobregin goruntusu
bulunmaktadir. Yarattigi yapisiklar nedeni ile bobregin cevre dokulardan serbestlestirilmesini onemli
olcude zorlastiran bu bobrek patolojisinin onceden bilinmesi, operayon icin
ilave tedbirlerin alinmasini hatta, acik cerrahi girisimin tercih edilmesini
gerektirebilir.
Ozellikle BT gibi gelismis goruntuleme
yontemlerine ragmen; yine de, filmlerde tahmin edilen anatomi operasyonda
karsilastirilandan farklilik gostermektedir. Klinigimizin bu konudaki
deneyiminde bobrek tumorleri acisindan bakildiginda; tumorun filmde saptanan
ozellikleri ile; operasyon sirasinda saptanan ozellikleri %73.2 oraninda
farklilik gostermektedir. Bu nedenle filmler son derece yol gosterse de; aslolan
operasyon sirasinda gordugunuz anatominin ve patolojinin iyi anlasilmasidir.
Bu videoda renal arterin diseksiyonu ve
baglanmasi gorulmektedir. Operasyon bolgesinde renal arter buyuklugunde olan
tek vaskuler olusum superior mezenterik arterdir. Superior mezenterik arter,
aortun onden ve daha superior bir lokalizasyonundan cikar. Aort duvarina yakin
ancak aort duvarini gormeden yapilan bir diseksiyon superior mezenterik
arterden uzak kalinmasini saglar.
Sag tarafta renal ven cift olabilir. Ancak, ornegin
parsiyel nefrektomide bunlarinin birinin baglanmasi bobregin genis bir
kollateral sirkulasyonu oldugu icin sorun yaratmaz.
Bu videoda renal venin diseksiyonu ve
baglanmasi gorulmektedir. Renal
ven pedikul diseksiyonu sirasinda, dogrudan tespit edilebilir veya gonadal ven
takip edilerek bulunabilir. Ikinci durumda, zaman zaman ozellikle ogrenmenin
ilk donemlerinde, gonadal ven ureter ile karisabilir. Bunun icin bilinmesi
gereken genel olarak psaos major kasinin uzerinde seyreden tubuler olusumun
gonadal ven oldugu bunun daha posterior ve superiorunda, yagli dokunun
icerisinde seyreden olusumun ise; ureter oldugudur. Bunu haricinde ureter daha
beyazimsi yapisi veya peristaltizmi ile de; ayird edilebilir.
Bu videoda bobregin
serbestlestirilmesi gorulmektedir. Retroperitoneoskopik bir operasyonda bobregin
serbestlestirilmesi sirasinda dikkat edilmesi gereken nokta, yine diseksiyonun
ust polden baslamasi gerekliligidir. Aksi takdirde, bobrek kaudale dogru yer
degistireceginden; ust polun diseksiyonu problemli olacaktir. Diger onemli bir
nokta da; radikal nefrektomide operasyonun tanimi geregi, Gerota fasyasinin
bobregin uzerinde birakilmasi gerekliligidir. Bunun icin ust polde diafram
gorulerek ve bu anatomik olusum referans alinarak diseksiyon yapilabilir.
Bu videoda ureterin diseksiyonu gorulmektedir. Ureterin etrafinda da;
damarsal bir ag bulunmaktadir. Bu ureterin kanlanmasini saglayan damarsal agdan
zaman zaman ciddi olmayan ancak retroperitoneal dar alanda goruntuyu kisitlayan
kanamalar olmaktadir. Bu nedenle, ureteral diseksiyon ureterin bir miktar
disarisindan; bu damarsal agin bir miktar uzagindan yapilabilir.
Ureterin damarsal yapisinin
bilinmesi ozellikle, piyeloplasti gibi ureterin rekonstruktif operasyonlari
icin onemlidir. Ureterin lokalizasyonuna gore zengin bir kanlanmasi olup; sekilde
goruldugu gibi ust ureterde aorta, renal arterler ve gonadal arterlerden
kanlanmaktadir. Bu damarlar ureter etrafinda bir periarteryel pleksus
olusturmaktadirlar. Bu pleksusun mumkun oldugunca korunmasi rekonstruksiyonun
basarisi icin son derece onemlidir. Bunun haricinde ureterler subperitoneal
arterler ile de beslenmektedir.
Bu videoda cerrahi
spesimenin disariya alinmasi gorulmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken
nokta, specimen torbalarinin bir kasnak ile acilmasi ve genel olarak metalden
yapilan bu kasnagin dikkatsiz olarak acilmasi sonucunda cevre organlara zarar
vermesi veya klip dislokasyonuna neden olabilmesidir. Bu nedenle cerrahi
spesimenin icerisine konulacagi torba, kesintisiz bir kamera goruntusu altinda
acilmalidir.
Cerrahi spesimenin
disari cikarilmasi icin genel olarak Gibson insizyonu kullanilmaktadir. Gibson
insizyonu Urologlarin distal ureter patolojilerine ulasmak icin sik olarak
kullandiklari ve alisik olduklari bir insizyon turudur. Bu insizyon seklinin
detaylari slaytta verilmistir.
Retroperitoneoskopik
cerrahi dar alanda yapilmasi ve bu nedenle transperitoneal cerrahiye gore daha
zor olmasina karsin tek port cerrahi de yapilabilmektedir. Bu slaytta bununla
ilgili bir port yerlesim sekli gorulmektedir.
Gunumuzde laparoskopik
ust uriner sistem cerrahisi alan genisligi ve ogretmesi kolay oldugu icin daha
cok transperitoneal teknikle yapilmaktadir. Bu slaytta klasik bir port
yerlesimi verilmistir. Ancak biz tarifi daha basit bir port yerlesimini
kullanmaktayiz. Buna gore; xiphoid’den SIAS’a duz bir cizgi cekilir ve 3 esit
parcaya bolunur. Sag taraf icin 1. ve 2. parcanin birlesim yerine 5mm’lik
calisma portu, 2. ve 3. parcanin bilesim yerine ise 10 mm’lik calisma portu
konulur. Ancak bunun oncesinde, batin sisirildiginde port yerleri yeniden
gozden gecirilmelidir. Cunku; hastanin obezite durumuna gore port yerlerinin
saat yonunde dondurulmesi gerekebilir.
Hasta pozusyonu
retroperitoneoskopik cerrahiden farklidir. Transperitoneal cerrahide, hasta tam
flank pozusyonunda (masayla hastanin acisinin 90 derece olmasi) degildir ve
arkaya 45 derece yatiktir.
Kamera portu batina
girildikten sonra; calisma portlarinin damarsiz alandan girilebilmesi icin,
kameranin iceriden transluminasyonu kullanilabilir.
Portlarin
yerlestirilmesi sirasinda dikkat edilmesi gereken diger bir nokta da; cilt alti
amfizemin onlenmesidir. Cilt alti amfizem, yag dokusunun onemli olcude
karbondioksit depolayabilmesi ve bunun uzun bir donem sonunda tamamiyle elimine
edilebilmesi nedeniyle hiperkapni icin onemli bir risk faktorudur. Bu nedenle
cilt alti amfizemin onlenmesi icin port yerlestirirken gerekli ozen
gosterilmelidir.
Bu slaytta operasyonun
ilk basamagi olan kolon mobilizasyonu gosterilmistir. Kolonun mediale
dusurulmek uzere insize edilecegi hat Told’un beyaz cizgisidir. Optik isiginin beyaz
yansimasindan dolayi bu ismi alan bu hattin bir miktar kolona yakin tarafndan
calismakta yarar vardir. Cunku aksi takdirde kolonun mezosu, Gerota fasyasi
uzerinden mediale kaymamaktadir. Ancak sunu da belirtmek gerekir ki; kolona cok
yaklasmak kolonda yaralanma riskini artirmaktadir. Ayrica bu bolgede monopolar
enerji kullanimindan kacinilmalidir.
Bu bolgede dikkat
edilmesi gereken onemli organlardan birisi pankreasdir. Pankreas bobrek hilumu
ve bobregin orta kismi veya ust polu ile komsuluk iliskisi icerisindedir.
Normal sartlarda kolon mezosunun mediale devrilmesi sirasinda, pankreas da
bobrekten uzaga ve medilale dogru mobilize olmaktadir. Ancak, ileri derece
yapisikliga neden olabilen bobregin inflamatuvar hastaliklarinda veya bobrek
tumorlerinde pankreas diseksiyon planlari icerisinde yer alanbilir.
Kolon
mobilizasyonundan sonra ureterin bulunmasi ve bobregin alt polunun kaldirilmasi
icin kullanilmasi operasyonun diger bir onemli basamagidir.
Bu slaytta bobregin
alt polunun elevasyonundan faydalanilarak renal arter ve venin bulunup kliplenmesi
gosterilmektedir.
Operasyonun son
asamasinda, bobregin ust polu serbestlestirilir ve bobrek bir organ torbasi
icerisinde disari alinir.
Operasyonun tum basamaklari asagidaki videoda gosterilmistir.
Pedikul diseksiyonun
ve anatomik yaklasimin belki de en onemli oldugu operasyon parsiyel
nefrektomidir. Cunku ana renal arteri dogru tespit edememek, operasyon
sirasinda tumorun eksizyonu sirasinda kan kaybina neden olmakta, bu durum
goruntuyu kotulestirmekte ve sonrasinda ise; tumor yatagi iyi
goruntulenemediginden cerrahi sinir pozitifliklerine yol acabilmektedir. Bu
nedenle parsiyel nefrektomi ablatif operasyon teknigini kullanan rekonstruktif
bir operasyon teknigi oldugu icin klasik bir laparoskopik radikal nefrektomiye
gore cok daha zor bir operasyondur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder