Prostat kanseri: Epidemiyoloji, Etyoloji, Tarama, Evreleme
Bu makale Türk Urolojı Yeterlilik kursu 14. sertifikasyon sınavlarına hazırlık kursu için hazırlanmıştır.
1-Prostat kanseri
epidemiyolojisi: Kalp-damar
hastalıkları ve kanser dünyanın birçok bölgesinde en önemli 2 ölüm nedenidir. Kanser
açısından 2018 yılında 18.1 milyon yeni kanseri vakası tespit edilecek ve 9.6
milyon kişi kanser nedeni ile hayatını kaybedecektir.(1) Erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer
kanseri (%14.5) olup, bu kanser türü ayni zamanda en sık kansere bağlı olum
nedenidir. Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türleri şu
şekildedir. Prostat (%13.5), kolorektal (%10), mide (%7.2), karaciğer (%6.3),
mesane (%4.5), özefagus (%4.2), non-Hodgkin lenfoma (%3), böbrek (%2.7), losemi
%2.6) ve digerleri (%30.6).(1) Bu hali ile tüm erkek kanserlerinin
%20.7’sini urogenital kanserler oluşturmaktadır. Diger taraftan erkeklerde
kansere bağlı ölümlerde ise sırası ile akciğer (%22), karaciğer (%12), mide
(%4.5), kolorektal (%9), prostat (%6.7), özefagus (%6.6), pankreas (%4.6), lösemi
(%3.3), mesane (%2.8) ve non-Hodgkin lenfoma (%2.7) gelmektedir. Bu hali ile
prostat kanseri tüm dünyada en sik 2. kanserken, kansere bağlı ölümlerin en sik
5. nedenidir. (1)
Ülkemiz Global Cancer Incidence, Mortality and Prevelance (GLOBOCAN)
verilerinin değerlendirilmesinde Batı Asya bölgesinde yer almaktadır. Bu bölgede
erkeklerde en sık görülen kanser türü, Asya’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi akciğer
kanseridir. Akciğer kanseri aynı zamanda en sık kansere bağlı ölüm nedenidir. Aslında
dünyanın geriye kalan bölgeleriyle kıyaslandığında, Batı Asya’da prostat
kanseri insidansı ve mortalitesi dünyanın daha gelişmiş bölgelerine göre daha düşüktür.(1) Örneğin, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da
prostat kanseri insidansı ve mortalitesi sırası ile 86.4/100.000, 10.2/100.000[1]
ve 85.7/100.000, 13.5/100.000 iken, Batı Asya coğrafyasında bu rakamlar
26.9/100.000 ve 8.0/100.000 olarak tespit edilmiştir. Bu hali ile gelişmiş Batı
ülkelerinde prostat kanseri prevalansı, bize göre yaklaşık olarak 3.5 kat daha fazladır.
Bir Amerikan erkeğinin hayatı boyunca prostat kanseri tanı alma riski %16,
prostat kanserinden ölme riski %2.5 olarak hesaplanmıştır.(2)
Türkiye’de ise 2015 yılına ait verilere göre ilk 10 kanserin sıklık sırasına
göre dağılımı şu şekildedir.(3) Akciger (%21.0), prostat (%12.9),
kolorektal (%9.3), mesane (%9.1), mide (%5.8), non-Hodgkin lenfoma (%2.8), böbrek
(%2.7), tiroid (%2.7) larenks (%2.7), pankreas %2.3).
Prostat kanseri ve çok yavaş ilerleyen bir kanserdir ve yeteri kadar uzun
yasarsa muhtemelen her erkekte prostat kanserinin histolojik kanıtlarına
rastlanabilir. Örneğin otopsi verilerine göre 55 yaşındaki bir erkekte %30 oranında
prostat kanseri saptanırken; 80 yaşındaki bir erkekte bu oran %60’dir.(4) Bu nedenle çoğu hasta prostat kanseri
nedeniyle değil, prostat kanseri ile hayatını kaybedecektir. Nitekim, prostat
kanseri bulunan hastaların en sık olum nedeni kardiyovasküler hastalıklardır. (5) Sonraki diğer olum nedenleri ise; diğer
kanserler ve solunum yolu hastalıklarıdır. Ancak bunun aksini tespit eden bazı araştırmalar
da bulunmaktadır.
2-Prostat kanseri etiyolojisi: Prostat kanserinde bazı risk faktörleri tanımlanmış
olup. Bunlardan bazıları şu şekildedir: Yaş: Prostat kanseri tanısı ilerleyen
yaş ile birlikte artmaktadır. Ortalama tanı yaşı 69 yıl olup, prostat kanseri tanısı
alan erkeklerin %65’i 65 yaşından büyüktür. (6) Bunun yanında, prostat kanseri tanısı 40 yaşın
altında 10.000’de 1 iken, 40-49 yaş grubunda 28 hastada 1 ve 60-69 yas arasında
14 hastada 1 olarak saptanmaktadır.(6) Aile hikâyesi: Babasında veya kardeşinde
prostat kanseri bulunan hastaların prostat kanseri tanısı alma riski 2 kat artmaktadır.
Bunun yanında aile bireylerinin 55 yaşından önce tanı alması veya 3 veya daha
fazla akrabanın prostat kanseri tanısı alması o bireyi daha da riskli hale
getirmektedir. Bunun yanında, annesinde meme ve over kanseri bulunanlarda da artmış
bir risk söz konusudur. Bu durum için meme ve over kanseri için risk faktörü
olan BRCA 1 ve BRCA2 gen mutasyonları sorumlu tutulmaktadır. Irksal
faktörler: Özellikle Afrikalı-Amerikalılarda prostat kanseri prevalansı
daha yüksek ve prostat kanserinin seyri daha kotudur. Ancak bu durumun, bu popülasyonun
sağlık hizmetine ulaşmasındaki zorluğa bağlayanlar da bulunmaktadır. Yaşam süresinin
son dekarlarda uzadığı Hindistan ve Cin gibi ülkelerde de prostat kanseri tanısı
artmıştır. Obesite: Yüksek BMI değerleri etiyolojisi net olmamakla
birlikte prostat kanseri ile ilişkili bulunmuştur. Bunun yanında Batı tarzı
beslenme de prostat kanseri ile ilişkilidir. Örneğin Amerika Birleşik
Devletleri’ne göç eden Çinli’lerde prostat kanseri prevelansı, bu ülkede
yasayan beyaz ırktan farklı olarak saptanmazken, Çin’in kırsal kesiminde
yasayan Çinli’lerde bu oran yalnızca %2’dir. Bunların haricinde seksüel
aktivitenin, vazektominin, alkol kullanımının prostat kanseri gelişimi ile ilişkisi
bulunmamaktadır.
3-Prostat kanseri semptomatolojisi: Genellikle prostat kanserinin hastalığa özgü
bir semptomu bulunmamaktadır. Günümüzde hastaların çoğu PSA taraması ile tanı almaktadır.
Bunun haricinde prostat kanseri, benign prostat hiperplazisine benzer şekilde
alt üriner sistem semptomları ile de başvurabilir. Bunlar sık idrara çıkma,
noktüri, idrarı başlatmakta veya devam ettirmekte güçlük, dizuri olarak sayılabilir.
Prostat kanseri tanısı alan hastaların yaklaşık olarak 1/3’unde bu
semptomlardan bir veya daha fazlasının bulunduğu saptanmıştır. Bunun haricinde
hastalar hematüri, erektil disfonksiyon ve ağrılı ejakulasyon ile de başvurabilir.
Bir çalışmada asemptomatik hastaların %84.6’sinda lokalize hastalık saptanırken,
semptomatik hastalarda ise bu oran %74.6 (p<0.001) olarak saptanmıştır.(7)
Metastatik prostat kanseri ise; oldukça gürültülü bir seyir ile seyreder. Kabaca,
prostat kanserinin en sık metastaz yaptığı organ kemiktir. Osteoblastik
metastazlar yapan prostat kanserinde kemik metastazları %80 oranında görülür.
Kemik metastazlarının temel semptomu kemik ağrısıdır ve genellikle vertebral
kemiklerde görülür. Bunun haricinde metastatik prostat kanseri için femur gibi ağırlık
taşıyan kemiklerde meydana gelen fraktürlerle de tanı yoluna girilebilir.
Vertebral fraktürler meydana geldiğinde hastada spinal kord basısına bağlı olarak
bacaklarda güçsüzlük, idrar ve fekal inkontinansı görülebilir. Bu durum acil
olup, sekel kalmaması için spinal dekompresyon yapılmalıdır.
4-Prostat kanserinde tanı: Prostat kanseri tanısı transrektal ultrasonografı
eşliğinde prostat biyopsisi ile konulmaktadır. Ancak biyopsi kararını verirken bazı
tanı araçları gözden geçirilmelidir. Parmakla rektal muayene (PRM) bunlar arasında
en basit olanıdır. Prostat kanseri
periferal zondan köken aldığı için parmakla rektal muayene (PRM) ile tümör
hacmi 0.2 ml’den daha büyük olduğunda tespit edilebilmektedir. Bir çalışmada
prostat kanserlerinin %18’e yakın bir kısminin PRM ile tespit edilebildiği bildirilmiştir.(8) European Association of Urology (EAU) kılavuzu
hastalara PRM yapılmasını önermektedir.
Diğer taraftan prostat kanseri tanısındaki en önemli nokta PSA’nın
kantitatif olarak serumda ölçülebilmesidir. PSA prostat epitel hücrelerinde yapılan
bir glikopreteindir. Prostat kanseri bulunan kişilerde, üretilen PSA’nin artması
ve prostat kanserinin PSA’nın prostat asinuslarinda kalmasını sağlayan doku
bariyerinin bozulması sonucu, serum PSA seviyesi yüksek olarak bulunur. Ancak
buradaki önemli nokta PSA’nın hastalığa özgü değil, organa özgü olmasıdır. Çünkü
serum PSA değeri benign prostat hiperplazisi ve prostatit gibi benign
durumlarda da yükselmektedir.
Ayrıca, PSA prostatın çıkarıldığı durumlarda; örneğin radikal
prostatektomi’de olduğu gibi; gerçek bir tümör belirteci haline gelmektedir ki;
bu durum cerrahi tedaviyi hastalığın takibi açısından avantajlı bir konumda tutmaktadır.
PSA’nın klasik olarak sınır (cut-off) değeri 4.0 ng/ml olarak alındığında,
herhangi bir kanseri saptama oranı %21, yüksek dereceli kanseri (Gleason skoru ≥8)
saptama oranı %51 olarak bulunmuştur. (9) Ancak son donemde, PSA’nın sınır değerini
3.0 ng/ml’ye çekme eğilimi oluşmuştur.
Ancak yine de; Prostate Cancer Prevention Trial (PCPT)’ın kontrol grubunun
biyopsi sonuçlarına göre; PSA sınır değeri 1.1 ng/ml olarak alındığında bile; tüm
prostat kanserlerinin %17’sini, kotu differansiye kanserlerin %5’i kaçırılmaktadır.
(10) Bu hali ile PSA’nın sınır değerinin
tespiti, her testte olduğu gibi sensitivite ve spesifitenin en uyumlu olduğu değerdir.
Örneğin PSA sınır değeri 3.0 ng/ml olarak alındığında sensitivite belirgin
olarak artmakla birlikte (herhangi bir kanseri saptama oranı %32, yüksek
dereceli kanseri [Gleason skoru ≥8] saptama oranı %68); spesifisite %91’den
%85’e düşmektedir.(9)
EAU kılavuzu ailesinde prostat kanseri hikâyesi olanlara 45 yaşından,
olmayanlara ise 50 yaşından sonra serum PSA değerlendirmesi yapılmasını önermektedir.
(11) Ancak serum PSA değerlendirmesinin zamanlaması
da önem taşımaktadır. PRM, serum PSA düzeyinde hafif bir artış yapmasına karşın
(0.26-0.4 ng/ml); yine de PRM sonrası serum PSA düzeylerine bakılabilir.(12, 13) Ancak diğer bazı durumlarda (örneğin
uretral girişim veya prostatit gibi) PSA’nın yarılanma ömrü olan 2.2 günü temel
alan bir bekleme suresini takiben serum PSA değerinin ölçümünü yapmak faydalı olacaktır.
Bunun haricinde ilk serum PSA değeri yüksek olarak bulunduysa; doğrulamak için yapılacak
ikinci olçum için şu durumlara dikkat edilmelidir. Ejakulasyondan sonra serum
PSA değeri 0.8 ng/ml yükselir ve serum PSA olçumu için 48 saatlik cinsel perhiz
gerekir. Ancak PSA ölçümü öncesi rutin olarak cinsel perhiz gerekmez. Bunun
yanında 5-alfa redüktaz inhibitörü (dudasteride) kullanan hastalarda 6 aylık kullanımdan
sonra, serum PSA değeri %48-57 arasında düşmesi nedeniyle, serum PSA değerinin
kabaca 2 ile çarpılması önerilmektedir. Yasam beklentisi 10 yılın altında olan
hastalara PSA değerlendirilmesi önerilmemektedir.(14)
PSA’nın etkinliğini artırmak için bazı stratejiler önerilmiştir. Bunlardan
birisi PSA’nın zaman içerisindeki artışını temel alan PSA’nın hızıdır (PSA
velositesi). Baltimore Longitudal Study of Aging (BLSA) çalışmasının verilerine
göre serum PSA değerinin yılda 0.75 ng/ml’den fazla artması, sınır değeri 4.0
ng/ml olarak alınan serum PSA değerine göre daha spesifik (%90’a karşı
%60)’tir.(15) PSA hızının değerlendirilmesi için, 12-24
aylık donemde en az 3 defa serum PSA değerine bakılmalıdır. Diğer bir yöntem
ise serbest PSA/total PSA oranının değerlendirilmesidir. Ancak bu oran
konusunda kesin bir değer bulmak zordur. Örneğin bu oran %25 olarak kabul edildiğinde
%8 hastada prostat kanseri saptanırken, bu oran %10 olarak kabul edildiğinde
%56 hastada prostat kanseri saptanmaktadır.(16)
Diğer önemli testler Phi skoru ve 4 Kallikrein (K) testidir. Phi skoru
temelde bir matematiksel formül olup, PSA’nın proenzimi olan proPSA’nin
spesifik bir formu olan [-2]ProPSA’nin serbest PSA ve total PSA ile birlikte kullanımı
ile hesaplanmaktadır. Phi skorunun area under curve (AUC) değeri şu ana kadar
bildirilen en iyi değerlerden birisi olup (0.70-0.77), The National
Comprehensive Network (NCCN) kılavuzunda
serum PSA değeri 3-10 ng/ml arası olan hastalarda özellikle de ilk biyopsisi
negatif ise önerilmektedir.(17) Bunun haricinde son donemde gündeme gelen
diğer bir test olan 4K testi total PSA, serbest PSA, intakt PSA ve human
kallikrein related peptidaz 2’yi bir araya getirmekte ve temelde agresif
kanserlerin tespit edilmesine odaklanmaktadır. Bu laboratuvar analizlerine
matematiksel formül için; yaş, PRM bulgusu ve daha önce negatif biyopsi varlığı
da eklenmektedir. Son dönemde yapılan bir çalışmada, Gleason ≥7 kanserler
için AUC değeri 0.82 olarak saptanmıştır. NCCN kılavuzu 4K skorunu Phi skoru
ile benzer endikasyonlarda önermektedir.(18)
Bunların haricinde risk hesaplayıcılar da; biyopsi kararını vermede önemli
bir araçtır. Örneğin son dönemde yapılan bir metaanalizde, yaygın kullanımda
olan 6 adet risk hesaplayıcının (Prostatacalss, Finne, Karakiewicz, PCPT. Chun,
ERSPC RC3) prostat kanserini, tek başına serum PSA değerine göre daha iyi predikte
ettiği bulunmuştur.(19) Bu 6 risk hesaplayıcısının AUC değerleri sırası
ile 0.78, 0.74, 0.74, 0.66, 0.76, 0.79 olarak bulunurken, bu rakam tek başına
PSA için 0.66 olarak tespit edilmiştir. Bunlar arasından klinik önemli prostat
kanserini predikte etmek için yeterli örneklem büyüklüğüne sahip (≥5 çalışma)
tek araç PCPT risk hesaplayıcısı olarak bulunmuştur (0.71’e karsi PSA icin
0.66)[2].
Son donemde ERSPC veritabanına multiparametrik manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
verilerinin eklenmesi ile oluşturulan yeni bir risk hesaplayıcısı da kullanıma girmiştir.
Bu risk hesaplayıcısının AUC değeri yüksek dereceli kanserler için daha da
yükselmiştir (0.85).(20)
5-Tarama: Tarama (screening), semptomsuz hastalarda morbidite ve mortaliteyi azaltmak
amacı ile hastalığın daha erken donemde aranmasıdır.(21) Tarama daha erken kanser tanısıyla daha
fazla şifa ve negatif test sonuçları ise; rahatlama sağladığı için faydalıdır.
Ancak bunun yanında göz ardı edilmemesi gereken bazı zararları da bulunmaktadır.
Örneğin, prognozun değişmediği durumlarda daha uzun hastalık suresi, yavaş
ilerleyen kanserlerde fazladan tedavi riski, yanlış negatif test için yanlış
rahatlama ve hatalı test sonuçları olanlar için ankiyete gelişimi olarak sayılabilir.
Taramanın bu potansiyel zararlarının tamamı prostat kanseri için de geçerlidir.
Bu nedenle ülkemizde yalnızca meme, serviks ve kolorektal kanserlerde ulusal
tarama programı bulunmaktadır. Birçok ülke gibi ülkemizde de; prostat kanseri
ile ilgili tarama program bulunmamaktadır ve bu konuya kaynak ayrılması önemli
bir tartışma konusudur.
Tarama konusunu tartışmalı hale getiren bu konuda yapılmış sınırlı sayıdaki
çalışmadır. Bunlardan birincisi Avrupa kaynaklı olup (European Randomised Study
of Screening for Prostate Cancer [ERSPC]), bu çalışmada 13 yıllık takip
sonucunda prostat kanseri mortalitesinde %21 oranında azalma (RR 0.79 %95 CI
0.69-0.91) bildirilmiştir.(22)[3]
Ancak toplam mortalite bir değişiklik olmamıştır (RR 1.0 %95CI 0.98-1.02) Ancak
bu ve bunun gibi çalışmalardaki temel sorun, kontrol grubundaki hastaların da; bir
şekilde serum PSA değerlendirmesi yaptırmasıdır. Dahası ERSPC çalışmasında
tarama grubuna alınan hastaların %24’ü serum PSA değerlerinin ölçülmesine gelmemiş,
prostat kanseri tanısı alan hastaların %24’u ise; küratif tedavi almamıştır.
Prostat kanseri mortalitesinde benzer bir düşüş (RR 0.56 %95CI, 0.39-0.82) The
Goteborg, Sweden Randomised Population Based Prostat Cancer Screening Trial’da
da görülmüştür. (23)
Diger taraftan ABD’nde yapilan Prostate, Lung, Colorectal, Ovarian (PLCO)
Cancer Screening Trial’da 15 yıllık takip suresinde prostat kanserine bağlı
mortalitede (RR 1.04 %95 CI 0.87-1.24) ve toplam mortalitede (RR 0.98 %95CI
0.95-1.00) herhangi bir azalma görülmemiştir. (24) Bu çalışmada, kontrol grubundaki hastaların
serum PSA değerlendirmesine gitme oranının %80’ler civarında olduğu tahmin
edilmektedir. Bu konuda yapılmış olan 5 randomize kontrollü çalışmanın (toplam
341.342 hasta) verilerini kullanan bir Cochrane derlemesi de prostat kanserine özgü
mortalitede bir farklılık saptamamıştır (RR 0.95 %95 CI 0.86-1.07). (25)
Sonuçta Üroloji, Medikal Onkoloji ve ilişkili dernek ve kuruluşların çoğu
prostat kanseri taramasını önermemektedirler. Bu konuda ABD’nde önemli bir
organizasyon olan US Preventive Services Task Force 2011 yılında verdiği
kararla ABD’ndeki ana sağlık hizmeti tedarikçilerine PSA’yı temel alan bir
tarama programının aleyhinde (öneri seviyesi D) olduğunu bildirmiştir. Burada amaç
prostat kanserine bağlı aşırı tanı ve bununla ilişkili sorunları önlemektir.
Ancak bu organizasyon 2017 yılında 55-69 yas aralığında, öneri seviyesini C’ye çekmiş;
yani isteyen erkeklere PSA taramasının getireceği yararlar ve zararlar (özellikle
aşırı tanı ve ilişkili yan etkiler) tartışıldıktan sonra[4]
sonra PSA değerlendirmesinin yapılabileceğini bildirmiştir. Ancak 70 yaşından büyük
hastalara öneri seviyesi halen D’dir. Bunun değişikliğin temel nedeni; bu
konudaki çalışmaların takip suresinin (13-15 yıl) uzayan insan ömrü ile
birlikte yetersiz kalması, prostat kanserinin yavaş seyri düşünüldüğünde eldeki
verilerin; örneğin 50 yaşındaki bir insanın önündeki 30 yılı predikte
edememesidir.(26)
6-Risk sınıflaması ve evreleme:
Prostat kanserinin
tedavisi son iki dekadda önemli bir evrim geçirmiştir. Eskiden prostat kanseri
bulunan tüm hastalar tedavi edilirken; günümüzde progrese olabilecek hastalar
tedavi edilmektedir. Böylece cerrahi tedavi de; daha ileri prostat kanserlerinin
tedavisine doğru yön değiştirmiştir.
Ancak burada temel sorun hangi hastaların progrese olacağının ortaya konulmasıdır.
Bu amaçla aslında radyasyon onkologlarının ortaya attıkları ve progresyonu
biyokimyasal nüks olarak öngören bir risk sınıflaması kullanılmaktadır. Bu risk
sınıflaması tedavi kararını vermede, hastanın serum PSA düzeyini ve çok önemli
olan prostat biyopsisi patolojisini içermeyen ve tek başına hastalığın anatomik
yayılımını temel alan TNM sınıflamasına göre daha faydalıdır.[5]
Bu sınıflamanın kullanımı ana Üroloji dernekleri tarafından da önerilmektedir. Tablo
1’de prostat kanseri risk grupları ve önerilen tedavi alternatifleri verilmiştir.
Bunun haricinde prostat kanseri kabaca lokal, lokal ileri (klinik T3-T4 ve Lenf
nodu pozitif hastalar) ve metastatik hastalık olarak da sınıflandırılabilir.
Prostat kanserinin evelemesi konusunda EAU kılavuzu şu önerilerde bulunmaktadır.(11) Düşük riskli hastalıkta hastalığın evelemesi
amacı ile herhangi bir görüntüleme yöntemi önerilmezken; orta riskli grupta
Gleason pattern 4’ü dominant olan hastaların lokal evelemesi için
multiparmametrik MRI önerilmektedir. Bunun yanında ayni hasta grubuna metastatik
hastalığın değerlendirilmesi için abdominopelvik görüntüleme ve kemik değerlendirmesi
de önerilmektedir. Benzer şekilde yüksek riskli hastalıkta lokal evreleme için
multiparametrik MRI önerilirken metastatik hastalığın değerlendirilmesi için
abdominopelvik görüntüleme ve kemik değerlendirmesi önerilmektedir.
Kemik değerlendirmesi için moleküler gorüntüleme giderek ağırlık kazanmaktadır.
Tablo
1: Prostat kanseri risk sınıflaması ve
tedavi alternatifleri (NCCN
Prostat kanseri 2017 kılavuzundan adapte edilmiştir)
|
||||
Çok Düşük
|
Düşük
|
Orta
|
Yüksek
|
Çok Yüksek
|
-T1c
-Gleason skor≤6
(Gleason grade grup 1)
-PSA<10ng/ml
-biyopside ≤2 pozitif kor sayısı, her
birinde %50 den az kanser
-PSA dansitesi<0.15ng/ml/g
|
- T1 – T2a
-Gleason skor≤6 (Gleason grade grup 1)
-PSA<10ng/ml
|
-T2b-T2c
-Gleason skoru 3+4=7 (Gleason grade grup
2)
ya da
-Gleason skoru 4+3=7 (Gleason grade grup
3)
-PSA 10-20ng/ml
|
-T3a
-Gleason skoru 8
(Gleason grade grup 4)
- Gleason skoru 9-10 (Gleason grade grup
5)
-PSA>20ng/ml
|
-T3b-T4
-Primer Gleason grade 5 (Gleason grade
grup 5)
->4 parçada Gleason 8-10 olması (Gleason
grade 4 veya 5)
|
Yaklasim alternatifleri
|
||||
≥20 yıl
Aktif
izlem
veya
Radikal
radyoterapi veya brakiterapi
veya
Radikal
prostatektomi
10-20 yıl
Aktif
izlem
< 10 yıl
Yalnızca
gözlem
|
≥10 yıl:
Aktif
izlem
veya
Radikal
radyoterapi veya brakiterapi
veya
Radikal
prostatektomi
< 10 yıl
Yalnızca
gözlem
|
≥10 yıl:
Radikal
prostatektomi
veya
Radikal radyoterapi + androjen çekilme
tedavisi (4-6 ay)
< 10 yıl
Radikal radyoterapi + androjen çekilme
tedavisi (4-6 ay)
veya
Yalnızca
gözlem
|
Radikal
prostatektomi
veya
Radikal
radyoterapi + androjen çekilme tedavisi (2-3 yıl)
veya
Radikal
radyoterapi +
Brakiterapi
±
androjen
çekilme tedavisi (2-3 yil)
|
Radikal
prostatektomi
(seçilmiş
vakalarda)
veya
Radikal
radyoterapi + androjen çekilme tedavisi (2-3 yıl)
veya
Radikal
radyoterapi +
Brakiterapi
±
androjen
çekilme tedavisi (2-3 yıl)
veya
Androjen
çekilme tedavisi veya yalnizca gözlem
(definitif
tedavi adayı olamayanlar için)
|
Referanslar
1. Bray
F, Ferlay J, Soerjomataram I, Siegel RL, Torre LA, Jemal A. Global cancer
statistics 2018: GLOBOCAN estimates of incidence and mortality worldwide for 36
cancers in 185 countries. CA: a cancer journal for clinicians. 2018.
2. Ries LAG. Melbert D KMeaESCSR,
1975-2004. National Cancer Institute, Bethesda, MD 2007. https://seer.cancer.gov/archive/csr/1975_2004/
adresinden bulunabilir.
3. https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/kanserdb/istatistik/Turkiye_Kanser_Istatistikleri_2015.pdf.
4. Bell KJ, Del Mar C, Wright G,
Dickinson J, Glasziou P. Prevalence of incidental prostate cancer: A systematic
review of autopsy studies. International journal of cancer.
2015;137(7):1749-57.
5. Riihimaki M, Thomsen H, Brandt A,
Sundquist J, Hemminki K. What do prostate cancer patients die of? The
oncologist. 2011;16(2):175-81.
7. Miller DC, Hafez KS, Stewart A,
Montie JE, Wei JT. Prostate carcinoma presentation, diagnosis, and staging: an
update form the National Cancer Data Base. Cancer. 2003;98(6):1169-78.
8. Richie JP, Catalona WJ, Ahmann FR,
Hudson MA, Scardino PT, Flanigan RC, et al. Effect of patient age on early
detection of prostate cancer with serum prostate-specific antigen and digital
rectal examination. Urology. 1993;42(4):365-74.
9. Wolf AM, Wender RC, Etzioni RB,
Thompson IM, D'Amico AV, Volk RJ, et al. American Cancer Society guideline for
the early detection of prostate cancer: update 2010. CA: a cancer journal for
clinicians. 2010;60(2):70-98.
10. Thompson IM, Ankerst DP, Chi C, Lucia
MS, Goodman PJ, Crowley JJ, et al. Operating characteristics of
prostate-specific antigen in men with an initial PSA level of 3.0 ng/ml or
lower. Jama. 2005;294(1):66-70.
12. Chybowski FM, Bergstralh EJ, Oesterling
JE. The effect of digital rectal examination on the serum prostate specific
antigen concentration: results of a randomized study. The Journal of urology.
1992;148(1):83-6.
13. Effect of digital rectal examination on
serum prostate-specific antigen in a primary care setting. The Internal
Medicine Clinic Research Consortium. Archives of internal medicine.
1995;155(4):389-92.
14. Roehrborn CG, Marks LS, Fenter T,
Freedman S, Tuttle J, Gittleman M, et al. Efficacy and safety of dutasteride in
the four-year treatment of men with benign prostatic hyperplasia. Urology.
2004;63(4):709-15.
15. Carter HB, Pearson JD, Metter EJ, Brant
LJ, Chan DW, Andres R, et al. Longitudinal evaluation of prostate-specific
antigen levels in men with and without prostate disease. Jama.
1992;267(16):2215-20.
16. Catalona WJ, Partin AW, Slawin KM,
Brawer MK, Flanigan RC, Patel A, et al. Use of the percentage of free
prostate-specific antigen to enhance differentiation of prostate cancer from
benign prostatic disease: a prospective multicenter clinical trial. Jama.
1998;279(19):1542-7.
17. Filella X, Gimenez N. Evaluation of
[-2] proPSA and Prostate Health Index (phi) for the detection of prostate
cancer: a systematic review and meta-analysis. Clinical chemistry and
laboratory medicine. 2013;51(4):729-39.
18. Parekh DJ, Punnen S, Sjoberg DD, Asroff
SW, Bailen JL, Cochran JS, et al. A multi-institutional prospective trial in
the USA confirms that the 4Kscore accurately identifies men with high-grade
prostate cancer. European urology. 2015;68(3):464-70.
19. Louie KS, Seigneurin A, Cathcart P,
Sasieni P. Do prostate cancer risk models improve the predictive accuracy of
PSA screening? A meta-analysis. Annals of oncology : official journal of the
European Society for Medical Oncology. 2015;26(5):848-64.
20. Alberts AR, Roobol MJ, Verbeek JFM,
Schoots IG, Chiu PK, Osses DF, et al. Prediction of High-grade Prostate Cancer
Following Multiparametric Magnetic Resonance Imaging: Improving the Rotterdam
European Randomized Study of Screening for Prostate Cancer Risk Calculators.
European urology. 2018.
22. Schroder FH, Hugosson J, Roobol MJ,
Tammela TL, Zappa M, Nelen V, et al. Screening and prostate cancer mortality:
results of the European Randomised Study of Screening for Prostate Cancer
(ERSPC) at 13 years of follow-up. Lancet (London, England).
2014;384(9959):2027-35.
23. Hugosson J, Carlsson S, Aus G, Bergdahl
S, Khatami A, Lodding P, et al. Mortality results from the Goteborg randomised
population-based prostate-cancer screening trial. The Lancet Oncology.
2010;11(8):725-32.
24. Pinsky PF, Prorok PC, Yu K, Kramer BS,
Black A, Gohagan JK, et al. Extended mortality results for prostate cancer
screening in the PLCO trial with median follow-up of 15 years. Cancer.
2017;123(4):592-9.
25. Ilic D, Neuberger MM, Djulbegovic M,
Dahm P. Screening for prostate cancer. The Cochrane database of systematic
reviews. 2013(1):Cd004720.
26. Cooperberg
MR. The New US Preventive Services Task Force "C" Draft
Recommendation for Prostate Cancer Screening. European urology.
2017;72(3):326-8.
[1] Kanser sıklığı toplumda yüksek sıklıkta
olmadığı için elde edilen rakamların daha rahat ifadesi için 100.000 katsayısı
ile çarpılarak konuşulmaktadır.
[2] AUC 0.80 %44 sensitiviteye, AUC 0.66 %21
sensitiviteye tekabül etmektedir. Bu nedenle risk hesaplayıcıları kullanmak
prostat kanserini predikte etmek açısından daha avantajlıdır.
[3] ERSPC çalışmasında serum PSA değerlendirmesi
ve PRM 4 yılda bir yapılırken, PLCO’sa senelik olarak yapılmıştır.
[4] Shared decision making
[5]
Prostat kanserinin TNM siniflamasi ana Uroloji derneklerinin kilavuzlarinda
rahatlikla bulunabileceginden burada verilmemistir.